Kolajen denilince aklınıza ilk gelen reklamlardaki kırışık giderici cilt bakım ürünleri oluyor değil mi? Bağ dokusunun, kemiklerin ana maddesi olan ve kaslarımızın da yapısını oluşturan kolajenin marifetleri elbette ki sadece gençleşmekle sınırlı değil. Cilde dayanıklılık, sıkılık ve esneklik veren kolajen aslında vücudumuz tarafından doğal yollarla üretiliyor. Ancak yıllar geçtikçe şeker, stres, sigara ve otoimmün rahatsızlıklar gibi sebeplerle vücudun ürettiği kolajen miktarında da azalma görülüyor.
Lifli protein ailesinden bir aminoasit olan kolajenin 16 farklı türü bulunuyor. Kolajen kas ve bağ dokusunun esnekliğini sağlıyor ve olası yaralanmalarda iyileşmeye yardımcı oluyor. Vücudun ikinci beyni olarak nitelendirilen bağırsaklarımız için de de son derece önemli. Kolajen bağırsaklardaki yararlı bakterilerin varlığını devam ettirmesi için gerekli ideal ortamı sağlıyor ve sindirim sistemini iyileştiriyor. Cildin elastikiyetinin azalmasının önüne geçerek kırışıklığa ve deri çatlaklarının oluşumunun önüne geçiyor. Ayrıca yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan kemik erimesini yavaşlatabiliyor, kemik yoğunluğu ise kolajen destekli beslenme ile artırılabiliyor. Kornea sağlığının korunmasına da yardımcı olan kolajen, spor yaralanmalarında da hızlı iyileşme sağlıyor.
Kolajen üretimini nasıl artırabiliriz?
Tıp dünyası kolajen azalması sorununa da elbette çözüm buluyor ancak siz doğal olandan yanaysanız beslenme düzeninizi gözden geçirmeniz gerekiyor. En yoğun kolajen içeren besinlerin başında hayvansal gıdalar geliyor. Özellikle kolajenden zengin sakatat ve kemikli etler benzersiz birer kaynak. Özellikle kelle paça çorbasının botokstan daha etkili olduğu konusunda uzmanlar hemfikir. Balık da vücuda kolajen alımı için son derece önemli bir kaynak. Özellikle de buğulanmış ya da ızgara balıklar. C vitamini de eşsiz bir kolajen kaynağıdır. C vitaminini en çok barındıran yiyeceklerin başında biber, greyfurt, çilek, portakal ve kivi gelir. C vitamini aynı zamanda, serbest radikaller tarafından hasar görmüş hücreleri onarır. Fitobesinler de kolajen azalımını engeller. Fitobesinler en çok yeşilçay, kiraz, kızılcık yabanmersini gibi kırmızı renkli meyvelerde bulunur.
Ultraviyole ışınları da kolajen azalmasına katkıda bulunur. Domates, karpuz gibi kırmızı ve turuncu sebze ve meyvelerin içeriğinde bulunan likopen, kolajen seviyesini korumaya katkı sağlar. Hindi etindeki yağsız protein olan lizin, kolajen üretimini kolaylaştıran önemli amino asitlerden biridir. Bu proteinin vücut tarafından üretilemediğini de bir kenara not düşelim. Kolin bakımından zengin olan yumurta gibi besinleri tüketmek de vücutta kolajen üretimine katkıda bulunur.
Kaynaklar: