Her gün yemek hazırlarken ya da yemek yerken kullandığımız aletlerin geçmişini, nasıl ortaya çıktığını ve ilk kim tarafından kullanıldığını hiç merak ettiniz mi? İşte sofralarımızın vazgeçilmez aletlerinin kısa hikayeleri.
Yemek yerken kullandığımız çatal, bıçak, kaşık; ızgara ve kızartmalar yaptığımız, sahanda yumurta hazırladığımız tavalar; pilav pişirdiğimiz, makarna haşladığımız tencereler, tuzluklar ve sayısız araç gereç… Bütün bu aletler her mutfağın olmazsa olmazları. Buna rağmen yemek hazırlarken veya yerken kullandığımız aletlerin geçmişini, nasıl ortaya çıktığını ya da ilk kim tarafından kullanıldığını çoğumuz bilmiyoruz; onlar hep varmış gibi davranıyoruz. Oysa ki, her birinin ayrı bir hikayesi var.
Çatal
Çatalın, ilk Yunanlılar tarafından kullanıldığı biliniyor. Daha sonra M.S. 7. yüzyılda Orta Doğu’daki zengin ve itibarlı ailelerin masalarında yaygınlaşan çatal, 13. yüzyılda Bizanslılara onlardan da İtalyanlara geçmiş. Fransa’da ise gösterişe kaçtığı düşünüldüğü için kabulü oldukça yavaş gerçekleşmiş. 1600’lü yılların ortalarında yeniden itibar kazanan çatal, kraliyet ailelerinin ve zengin sofralarının vazgeçilmez lüksü haline gelmiş.
Bıçak
Bıçak, 1365 yılından sonra masada yemeklerde kullanılmaya başlamış. Tam olarak ne zaman icat edildiği belli olmayan bıçak, günümüzde mutfak aleti olarak kullanıyor olsa da tarihte uzunca bir dönem silah olarak kullanılmış. Mesela Ortaçağ Avrupasında ev sahibi asla masaya bıçak getirmezmiş; çünkü o dönemlerde herkes kendi bıçağını belinde taşırmış. Tarihin belli dönemlerinde toplumsal şiddet arttığı için, bıçağın sofralarda yasaklandığı zamanlar da olmuş. Örneğin, 1669’da Fransa Kralı 14. Louis bütün sivri uçlu bıçakların yemek masalarında kullanımını ve sokaklarda taşınmasını yasaklamış.
Kaşık
İnsanlar tarafından çok eski zamanlardan beri kullanılan kaşığın atası aslında deniz kabukları. Çok eski zamanlarda insanlar kaşık yerine deniz kabuklarını kullanırlarmış. Zaten Latince ve Yunanca’da da kaşığın anlamı spiral şeklindeki sümüklü böcek kabuğu anlamına gelen “cochlea” kelimesinden türetilmiş. Kaşık günümüzdeki formunu ise M.S. 1. yüzyılda Romalılar döneminde kazanmış. Romalılar ve Bizanslılar tarafından kullanılan kaşıklar yere ve zamana göre değişirmiş, en özenle yapılanları ise mabetlerde kullanılan kaşıklar olurmuş. Araştırmalar ilk kaşıkların pişmiş topraktan, daha sonraları ise şimşir gibi sağlam ağaçlardan yapıldığını gösteriyor. Zamanla gümüş ve altın gibi madenlerden yapılan kaşıklar ise en kıymetli kaşıklar olmuş.
Türklerin kullandıkları kaşıklar ise yemeklere göre değişirmiş. Kepçeler, kahve ve muhallebi kaşıkları madenden yapılırmış. Pilav, çorba ve muhallebi kaşıklarının burunları yuvarlak, yemek kaşıkları ise sivri olurmuş. Kahve kaşıkları küçük, çay kaşıkları ise daha küçük olurmuş.
Tuzluk
Tuzluk ilk olarak 19. yüzyılın ortalarında bulunmuş. Çevrilerek açılabilen kapaklı tuzluklar 1858 yılında ilk kez John Mason tarafından yapılmış. Tuzluk, içinde başta tuz olmak üzere karabiber, pul biber gibi baharatların saklanması için yapılmış küçük kaplara verilen genel ad. Günümüzde plastik, cam ve paslanmaz çelik gibi pek çok farklı materyalden yapılıyor.
Tencere
Tencere 14. yüzyılda bugünkü şeklini almış. O zamanlar tencereler sadece yemek pişirmek için değil; su kaynatmak hatta içinde çamaşır yıkamak için bile kullanılırmış. En eski tencereler dökme demirden yapılırken, daha sonraları çeşitlenmiş. Toprak, bakır, alüminyum, emaye ve camdan yapılan tencereler giderek yaygınlık kazanmış. Günümüzde yine döküm ve seramik tencereler sağlık açısından gündemde.
Tava
Tava, yemek pişirmek için sıkça kullanılan ve genellikle paslanmaz çelikten üretilen en önemli mutfak aletlerinden biri. Farklı şekillerde üretilen her tavanın, kendine özgü fonksiyonları var. Tavanın ilk kullanımı Roma ve Yunan medeniyetlerinde görülmüş.