“….Tık, tık, tık. Tak, tak, tak”. Eyvah yine başlıyor; üst kattaki yeni komşular, belli ki hala mobilyaları yerleştrmeye çalışıyor; binanın bir yerinden, elektrikli süpürgenin uğultusu veya çamaşır makinesinin boğuk gürültüsü geliyor. Ve bu gürültü, ne kadar hafif olursa olsun, konsantrasyonunuzu ve huzurunuzu bozuyor.
Gürültü duyarlılığını bir kişilik kusuru, genel olarak kavgacı, mızmız ve sinirli olmanın bir belirtisi olarak görmezden gelmek kolay. Ancak son yıllarda bilim insanları bunun gerçek biyolojik nedenleri olduğunu keşfettiler. Gürültüye duyarlı kişilerin beyinleri sese farklı tepki verir ve bazıları aslında doğuştan bu şekildedir. Dahası, bu durum sadece insanların anlık ruh hallerini değil, aynı zamanda uzun vadeli zihinsel ve fiziksel sağlıklarını da etkiler. Bu etkilerin farkında olmak, gürültüye duyarlı kişilerin hayatlarını daha katlanılabilir hale getirmek için önlem almalarına yardımcı olabilir.
Sinirbilimciler, “Bu duyarlılık, sağlık profesyonellerinin gündeminin üst sıralarında değil, ancak son yıllarda insanlar gerçekten bu durumun hayatlarını etkilediğini söylemeye başladılar ve bizlerin konuyu gerçekten ele almaya başlaması gerekiyor.” diyor.
Fısıltılar bile rahatsız edebilir
Gürültüye duyarlılık resmi bir tıbbi tanı değildir. İnsanlar, 21 soruluk Weinstein Gürültü Duyarlılığı ölçeği gibi anketleri doldurarak gürültüye duyarlı olup olmadıklarını öğrenebilirler (örneğin, sinemada insanların fısıldamaları ve şeker kağıtlarını buruşturmaları sizi rahatsız ediyor mu, uyumaya veya çalışmaya çalışırken gürültü yapan insanlara kızıyor musunuz, konsantre olmaya çalışırken müzik sesi sizi rahatsız ediyor mu gibi sorular sorulur).
Gürültü duyarlılığı, seslerin ne kadar yüksek algılandığına veya gerçekte ne kadar yüksek olduğuna bakılmaksızın, tüm seslere karşı genel bir tepki gösterme durumudur. En azından, gürültüye duyarlı kişiler sesleri rahatsız edici bulur ve sinirlenir, öfkelenir, hatta korkar veya endişelenir.
Gürültüden korkanlar için bu durum, vücutlarının “savaş ya da kaç” tepkisine girmesine neden olacak kadar stresli hale getirebilir. Uzmanlar, “Kalp atış hızınız ve kan basıncınız yükselebilir” diyor.
Uyku kalitesi de olumsuz etkilenebilir. 2021 yılında yapılan bir çalışmada, araştırmacılar Çin’deki 500 yetişkinin uyku düzenini ve bir hafta boyunca gece gürültü seviyelerini izlediler. Gürültünün kendisi insanların uyku kalitesini etkilemese de, gürültüye duyarlı bireylerin uykularını daha az dinlendirici bulduklarını değerlendirdiklerini ve gün içinde daha huysuz ve daha az enerjik hissettiklerini belirttiklerini gördüler.
Aynı yıl yapılan farklı bir çalışmada farklı düzeylerde trafik gürültüsüne maruz kalan 2.398 erkek araştırıldı. Gürültüye duyarlı olanların, uzun süreli anksiyete ve depresyon yaşama olasılığı daha yüksekti.
Bu durum kısmen endişeli kişilerin çevrelerine karşı daha dikkatli olmaları ve gürültüyü daha fazla fark etmeleri nedeniyle olabilir; ancak gürültüye duyarlı olmanın kaygıyı daha da kötüleştirmesi de mümkündür. 2023 yılında Fransa’da havaalanı yakınında yaşayan 1.244 yetişkini kapsayan bir ankette, uçak gürültüsü düzeylerinden ciddi şekilde rahatsız olan kişilerin, özellikle gürültüye duyarlı bazı bireylerin, genel sağlık durumlarını kötü olarak değerlendirme olasılığının daha yüksek olduğu ortaya çıktı.
Peki, neden bazı insanlar gürültüye diğerlerinden daha olumsuz tepki veriyor? Gürültüye duyarlı kişilerin beyinlerinde yapılan araştırmalar bazı ipuçlarını ortaya koyuyor. Araştırmacıların, beyindeki elektriksel aktiviteyi ölçen cihazlara bağladıkları kişiler, (gürültüye duyarlı olmayanlar) sadece araştırmacılar tehditkar sesler çaldığında artan aktivite gösterdiler. Ancak gürültüye duyarlı kişilerin beyinleri, “sesin tehditkar olup olmadığına bakılmaksızın”, hızlanma eğilimindedir.
Araştırma ekibi, gürültüye duyarlı kişilerde, beyine giren ses bilgilerinin aktarıldığı bir aktarma istasyonu olan “medial genikulat” çekirdekteki belirli bir hücre grubunun, bu filtreleme görevini, diğer kişilerin beyinlerine kıyasla daha az verimli bir şekilde yerine getirdiğini gösteren kanıtlar buldu.
Araştırmacılar “çoğu insan bu sesleri filtreleyip hayatına devam ederken, gürültüye duyarlı olanlar bunu o kadar kolay yapamıyor” diyor. Bu tür filtreleme, uyku sırasında da önemli görünüyor. Çoğu insan uykuya dalarken, çevredeki gürültüye alışmada önemli olduğu düşünülen “spindle” adı verilen elektriksel aktivite kalıpları gösterirken, gürültüye duyarlı kişilerde bu kalıplar daha az görülüyor. Bu da, normal insanların rahatsız olmadığı seslere neden bu kadar tepki verdiklerini açıklamaya yardımcı oluyor.
Ancak beynin bu hale nasıl geldiği hala gizemini koruyor. Anksiyete, şizofreni ve otizm olan kişilerin gürültüye duyarlılık geliştirme olasılığı özellikle yüksek. Bazı kişiler travmatik beyin yaralanmaları geçirdikten sonra bu duyarlılığı kazanabilirken, çoğu kişi için bu durum genellikle ömür boyu sürüyor.
Elbette ideal çözüm, gürültünün kaynağını ortadan kaldırmak.
Ancak bu her zaman mümkün olmadığından, gürültüye duyarlı birçok kişi kendi başının çaresine bakmak zorunda kalıyor; örneğin gürültülü alanlardan uzak durmak, yaşam alanlarını ses geçirmez hale getirmek veya kulak tıkacı veya gürültü önleyici kulaklıklar kullanmak gibi. Ancak bu yöntemler genellikle sesleri tamamen ortadan kaldırmak yerine sadece azaltıyor.
Kaynak: https://www.bbc.com/