Uzmanlar günde 8-10 bardak su içmeyi bir gereklilik olarak açıklıyor. Peki fazla su içmenin bir zararı var mı?
Avustralya Monash Üniversitesi’nde beynin susuzluk ve diğer hislere verdiği tepkileri araştıran Prof. Dr. Michael Farrell günde 8 bardak su içme zorunluluğunun “aslında bir temeli olmadığını” belirtiyor. Aynı şekilde son yapılan araştırmalar “susamadan su için” şeklindeki tavsiyenin karşısında yer alıyor; zira bilim insanları beynin ne zaman susadığımızı ve ne zaman yeterli suyu içtiğimizi bildiğini ve bize ilettiğini söylüyor.
Ne zaman içmeli?
Su içmek vücudumuza pek çok fayda sağlıyor. Örneğin sindirimi kolaylaştırıyor, karaciğeri ve böbrekleri toksinlerden temizliyor, vücut ısısını ve kan basıncını düzenliyor, cildi ve diğer dokuları koruyor, eklemlerin kaygan kalmasını sağlıyor. Bir insan herhangi bir gıda alımı olmadan haftalarca hayatta kalabiliyor ama susuz kalmaya ancak birkaç gün dayanabiliyor. Hatta orta dereceli dehidrasyon (sıvı kaybı) bile saatler içinde ruh halini, bilişsel işlevleri, fiziksel performansı etkileyebiliyor. Kısacası su içmek vücudumuz için hayati önem taşıyor. Bununla birlikte susuz değilken su içmek ve bu konuda aşırıya kaçmak da en az susuz kalmak kadar tehlikeli olabiliyor.
Doğru dengeyi bulmak
Hiponatremi (su zehirlenmesi) kandaki sodyum seviyesinin anormal derecede azalması anlamına geliyor. Bu nadir görülen bir durum ama 2015 yılında Clinical Journal of Sport Medicine’de yayınlanan bir çalışma en az 14 atletin bu yüzden hayatını kaybettiğini belirtiyor. Aynı çalışma atletlere şu tavsiyede bulunuyor: “Susadığınızda su için.”
İyi haber şu ki yeteri kadar su içtiğimizi vücudumuz bize haber veriyor.Farrell tarafından yürütülen araştırma insanlar susuz değilken su içtiklerinde, daha fazla su yutmanın daha fazla çaba gerektirdiğini ortaya koyuyor. Araştırmacılar bu “yutkunma önleyici mekanizmanın” aşırı sıvı alımı karşısında vücudun verdiği bir tepki olduğunu söylüyor.
Dehidrasyon riski taşıyanlar
ABD’deki Kaliforniya Üniversitesi’nden Christopher Zimmerman bu noktada önemli bir gerçeğin altını çiziyor: “Normal şartlar altında, vücut ve beyin bu saydıklarımız meydana gelmeden önce suya ihtiyacımız olduğunu bize bildirmek için birlikte çalışıyor. Ancak tıpkı acı eşiği gibi, “susuzluğu hissetme” eşiği de kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. Dolayısıyla aşırı sıcağa maruz kalınan ya da aşırı sıvı kaybı yaşanan durumlarda dehidrasyon yaşamamayı garantilemek için susuzluk hissetmeden su içmek iyi bir fikir olarak öne çıkıyor.”