Fareler ve maymunlar, böyle yapıyor; daha az yiyor ve daha uzun yaşıyorlar. Geçtiğimiz aylarda ilk sonuçları açıklanan bir araştırma bunun insan için de mümkün olabileceğini gösterdi. Peki, nasıl mı, gelin birlikte öğrenelim.
10 yıl kadar önce ABD’de Pennington Biomedical Research Center’da bilim adamları, 2 yıl boyunca daha az yemek yemeyi kabul eden genç ve sağlıklı gönüllülerle bir araştırma başlattı. Bu gençler, günlük kalori alımlarını yüzde 25 oranında azaltmaya razı oldu. Her hafta kan testleri, kemik taramalarından geçecek ve sürekli ateşlerini ölçen ilaçlar içeceklerdi. Bu çalışma, insan üzerinde o tarihe kadar yapılmış en geniş kapsamlı klinik araştırmaydı. Çalışmaya “Kalori alımını azaltmanın uzun vadeli etkilerine dair kapsamlı değerlendirme” adı verildi. Ulusal Sağlık Enstitüleri tarafından fonlanan bu araştırmaya, Boston Tufts ve Washington üniversiteleri de dahil oldu. Ama sadece Pennington’da araştırmaya katılanların 24 saat boyunca kapalı bir odada verdikleri nefesin içeriği analiz edildi. Bu şekilde araştırmacılar, az kalorili beslenmenin yaşlılığa etkisini tam olarak ölçebileceklerini düşünüyorlardı.
Kanserle mücadelede etkili
Her ne kadar az yemenin hücre yaşlanmasını nasıl etkilediği tam olarak açıklanamasa da bu, faydası olmadığı anlamına gelmiyor. Yaşlanmayla ilgili çalışan The National Institute on Aging’s Translational Gerontology Başkanı Rafael de Cabo, “Daha az yemek, kanserin hem başlamasına hem de ilerlemesine karşı bilenen en etkin müdahale” diyor. Cabo’nun bu alanda maymunlar üzerinde 25 yıl boyunca yaptığı araştırma da bu hayvanların daha düşük oranla kanser ve metabolizma hastalıklarına yakalandıklarını gösteriyor. Cabo, şunu da ekliyor: “İnsanları aldıkları kaloriyi indirmeye razı edebilmek, hastalıklara karşı çok koruyucu olur. Ama biz de biliyoruz ki hiç kimse tüm hayatı boyunca bu kadar az yemeye tahammül edemez.”
Günde 500-800 kalori
Aslında benzer mantıkla 1930’ların ortalarında da çeşitli çalışmalar yapılmıştı. Kalori alımı yüzde 25 ve hatta yüzde 50 oranında indirilen maya, solucan, fare ve maymunların daha uzun ve hasta olmadan yaşadıkları ortaya konulmuştu. Ancak bilim insanları araştırmalardan elde edilen bu sonucu hangi vücut mekanizmasının sağladığı konusunda hemfikir olamadı. Yapılan bu son araştırma ise rastgele seçilmiş bir denek grubuyla bu soruya insanlar için yanıt aradı. Araştırmaya insan metabolizmasına uygun olacağı düşüncesiyle günlük 500 ila 800 arasında kalori alınmasına karar verilerek başlandı.
Metabolizma yüzde 10 yavaşlıyor
Gece hiçbir şey yemeyen katılımcılar, sabah 08.00’den bir sonraki sabaha kadar olabildiğince hareketsiz kalarak bir oda içinde 24 saat tutuldu. Kendilerine küçük ve havası alınmış kaplarda yiyecek verilirken, odaya taze hava verildikçe, çıkan havadaki karbondioksit ve oksijen oranları detaylı şekilde analiz edildi. Ayrıca idrar örneklerinden alınan nitrojen de katılımcının metabolizma hızını ölçmeye yardımcı oldu. Bu titizlikle sürdürülen çalışmanın ilk sonuçları, geçtiğimiz aylarda açıklandı. Ortaya çıkan tabloya göre kalori azaltımı, katılımcıların metabolizmalarını yaklaşık yüzde 10 oranında yavaşlattı. Ayrıca katılımcılar, bu iki yıl içinde ortalama 10 kilo verdi. Ama asıl değişiklik, katılımcıların insülin ve tiroid hormonları gibi biyolojik değerlerinde görüldü. Raporun başyazarı ve endokrinolog Leanne Redman, “Daha az kalori almak, kişinin bazal metabolizma hızını yavaşlatabiliyor” diyor. Vücut azalan günlük enerji ihtiyacı için daha az oksijen kullandığında, DNA’yı ya da hücre yapısını bozan serbest radikalleri daha az üretiyor. Redman, “İki yılın sonunda metabolizmanın daha düşük hızla çalışmasının ve daha az kalori alımının, hücre ve dokulardaki oksidatif zararın azalmasıyla bağlantılı olduğunu bulduk” diyor.
Sonuç zamanla netleşecek
Tabii bu sonuçlar, az kalori alımının daha uzun yaşamak demek olduğunu ispatlamıyor. Bunu söylemek için daha alınacak hayli yol, yapılacak pek çok araştırma var. Yine de Redman, ellerindeki verilerin insanın yaşlanmasına dair iki eski teoriyi yeniden canlandırdığını iddia ediyor. İlk teori, canlının metabolizması yavaşladıkça daha uzun süre yaşadığını söylüyor. İkincisi ise canlılarda yaşlanmanın zaman içinde hücrelerin serbest radikalleri biriktirerek yarattığı zararla olduğunu iddia ediyor.
Farklı görüşler
Diğer taraftan bu araştırmada görev alan bazı bilim insanları aynı fikri paylaşmıyor. Washington Üniversitesi’nde araştırmayı yürüten iç hastalıkları uzmanı Luigi Fontana, “Şiddetli açıklık çektiğinizde de metabolizma hızınınız düşebilir” diyor ve ekliyor: “Bu daha uzun yaşayacağınız anlamına mı gelir? Hayır. Hamburgerin yarısını yiyerek ya da patates kızartmasından kısarak daha mı uzun yaşarsınız? Hayır, yanlış beslenmeden ölürsünüz…”
Fortana, bu araştırmada metabolizmanın yavaşlanmasından öte insülin seviyelerindeki değişimleri incelemeyi öneriyor. Bilim insanı, geçmişte yapılan çalışmalarda da metabolizmalarının yavaşlaması için farelerin uzun saatler soğuk suda yüzdürüldüklerini ve buna rağmen diğer farelerle aynı yaşlarda öldüklerini hatırlatıyor. Bir başka çalışmada da araştırmacıların fareleri serbest radikallerden koruyan enzimleri kullandığını ancak burada da yaşam sürelerinin artmadığını söylüyor. “20 yıl önce, kalori alımı ne kadar düşürse o kadar iyi şeklinde bir inanış vardı” diyen Fontana, Redman’ın bulgularının bu anlamda ilginç olduğunu belirtiyor. “Şimdi günde kaç kalori alındığının esas konu olmadığını gördük. Genetik yapı, diyette ne yediğiniz, ne zaman yediğiniz, mikrobiyomlarınızda neler olduğu tüm bunlar kalori azaltırken etkili” diyor.