Çocuklar, sevdikleri bir yakınlarını ya da tanıdıklarını kaybettiklerinde çoğu zaman dışarıdan etkilenmiyor gibi görünse de içlerinde büyük bir karmaşa yaşar:
Öncelikle olayın doğru olduğuna inanmak istemezler ve gerçekçi olmayan çabalar içine girerler; kaybettikleri kişiyi ararlar, rüyalarında kaybettikleri yakınlarını görürler, zihinlerinde onlarla oyunlar oynarlar. Bu çabaların amacı, kaybettikleri kişi ile yeniden bir araya gelebilmektir. Çocuklar kaybettikleri kişiyi daha çok tanıdık yerlerde veya en son gördükleri yerde ararlar. Fotoğraflar, birlikte gidilmiş yerleri ziyaret etmek çocukların kayıplarını sindirmelerine yardımcı olur.
Çocuklarda genellikle gözlenen yas aşamaları şunlardır:
Reddetmek: Çocuk, kaybettiği yakınını bir daha göremeyeceğini aklına getirmek istemez; o kişi ile yeniden bir araya geleceğinin hayalini kurar ve bu yönde oyunlar oynar ya da öyküler anlatır.
Öfke: Çocuk, yaşadığı olayın geriye dönüşü olmadığını ve hayatının farklı bir şekilde yapılanmaya başladığını fark ettikten sonra hem duruma hem de kaybettiği kişiye karşı öfke duymaya başlar.
Hüzün: Çocuk, kaybı için büyük bir üzüntü duymaya başlar. Bu üzüntü hem kaybettiği kişi için hem de kendinde yaşadığı eksiklik içindir.
Alışma ve ileriye yönelme: Çocuk, kaybını artık içine sindirmiş ve hayatını o kişi olmadan yapılandırmaya başlamıştır. Düşünceleri daha çok geleceğe yöneliktir.
Çocukların, bu aşamalardan belli bir süre ve sıra içinde geçeceklerini düşünmek pek doğru değildir. Bazı çocuklar, bu aşamaları çok kısa bir süre içinde geçebilirken, bazıları belli bir aşamada daha uzun bir süre kalabilirler, hatta zaman zaman geriye dönüşler yaşayabilirler. Bazı çocuklar da bir süre hiçbir tepki göstermeyip daha sonra yas tepkileri göstermeye başlayabilirler. Yetişkinlere düşen, çocuklarını yakından izlemeleri ve onlara gereksinim duydukları desteği verebilmeleridir.
Kaynak: Davranış Bilimleri Enstitüsü