Hemofobi ya da hematofobi, irrasyonel kan tutması için kullanılan terimlerdir. Bu fobi yüzünden kişi kan görme korkusuyla doktor ziyaretlerinden, tıbbi bakımdan, yaralılara yardımdan kaçınabileceğinden ciddi bir etkiye sahip olabilir. Yaralanma ve enjeksiyon fobisinin bir alt tipi olarak da tanımlanır.
Kan korkusu olan kişi kendi kanını, başka bir kişinin veya hayvanın kanını, bir kan görüntüsünü ve hatta kandan bahsedilmesini bile dayanılmaz bularak ciddi olarak etkilenir. Bu durum genellikle çocuklukta başlar ve doğrudan veya dolaylı olarak kan içeren travmalardan kaynaklanır.
Uzmanlar, hemofobinin genel olarak nüfusun %3-4’ünde bulunduğunu ve hemofobisi olan kişilerin %80 kadarının kan gördüklerinde vazovagal (bilinç kaybına kadar ilerleyebilen anksiyete, baş dönmesi, ve bulantı ile birlikte genel bir rahatsızlık ve halsizlik duygusu) bir tepki yaşadıklarını söylüyorlar. Bu tepki kan fobisini benzersiz kılan, diğer fobi türlerinde pek sık rastlanmayan durumlardan biridir. Kalp atış hızı ve basıncı aniden yükselir ve devamında gelen vazovagal yanıt dolayısıyla kalp atışında ani yavaşlama ve kan basıncında da ani düşüş meydana gelir. Beyne oksijen bakımından zengin kan gitmemesi de bayılmalara yol açar. Panik ve endişe duyguları, nefes almada zorluk, terleme, taşikardi, göğüs ağrısı, kaçma arzusu, bilinç bulanıklığı, baş dönmesi ve mide bulantısı da diğer bazı tepkilerdir.
Panik bozukluklar ve agorafobi gibi diğer psikolojik durumları yaşayan kişilerde hemofobinin gelişme riski daha yüksektir. Kadınların bu fobiyi yaşama olasılığı genellikle erkeklerden daha fazladır. Bu fobiye sahip yakın akrabaları olanlar daha fazla risk altındadır.
Kan fobisi gibi bir fobiye sahip olanların hayati bir durum ile karşı karşıya kaldıklarında bayılmamaları ve müdahalede bulunabilmeleri için tedavi olmaları tavsiye ediliyor. Kendi hayatlarını ve başkalarının hayatlarını etkilememesi açısından hemofobi durumları tedavi edilmelidir.
Uzman bir hekim, hemofobisi olan kişiyi öncelikle görseller, sonra da fobik tepkilerini tetikleyen duruma yavaş yavaş veya hızlı bir şekilde maruz bırakarak; kişinin kan fobisinin ortaya çıkma sebeplerini belirleyip bu sebepler üzerinde durarak; ona ilaç tedavisi uygulayarak, bacaklarını, kollarını ve karnını gererek kaslarına gerilim uygulamayı öğretip bayılmasını önlemeye yardımcı olarak; kendisine nefes egzersizleri, meditasyon, görselleştirme egzersizleri ve yoga gibi gevşeme terapileri ile yardımcı olarak tedavi edebiliyor.
Kan görünce, gördükten sonra veya kan ile ilgili bir konuşmaya kulak misafiri olduğunuzda kendinizi kötü hissediyorsanız, bayılma hali yaşıyorsanız, mide bulantısı, huzursuzluk, göz kararması, tansiyonunuzda değişiklik hissediyorsanız hemofobik olabilirsiniz. Zaman içerisinde tepkileriniz herhangi bir azalma görülmeden şiddetlenip artıyorsa bir hekime giderek tedavi sürecinizi başlatmanız doğru bir karar olabilir.
Kaynak: www.medicalnewstoday.com