Yaş aldıkça geçmişe göre zayıf ya da eksik kaldığınız şeylere takılıp kalmak kolaydır. “Artık kaç yaşına geldim; isimleri, telefon numaralarını unutuyorum, her yere sürekli geç kalıyorum veya taksinin peşinden koşmak zor geliyor”, diyenlerdenseniz bu yazıyı okumanızı öneririz.
Yaşlanmak yavaşlamak anlamına gelmiyor. Şaşıracaksınız ama orta yaşlarda bir ultramaraton kazanma olasılığınız daha yüksek; daha mutlu, daha bilge ve vücudunuza daha çok güvenen biri olmanız cabası…
Yaşlanmanın kaçınılmaz olarak bilişsel ve fiziksel bir gerileme süreci olduğu varsayımına karşı çıkan uzmanlar var. Bunlardan biri Prof. Daniel Levitin, The Changing Mind adlı kitabında “Bu konudaki düşüncelerimiz tamamen önyargılara dayanıyor. Yaşlı yetişkinler yavaşlayabilir, anıları geri getiremeyebilir ya da genç yetişkinler kadar hızlı tepki veremeyebilir, ancak özellikle deneyim ve birikmiş bilgi içeren bir dizi problem çözme becerisinde üstün olabilirler” diye ekliyor. Deneyim, kararlılık ve odaklanma, bazı fiziksel aktivitelerdeki hız ve kas kaybını telafi edebilir. Tenis efsaneleri 42 yaşındaki Roger Federer ve 41 yaşındaki Serena Williams ya da 45 yaşında emekli olan Amerikan futbolcusu Tom Brady bu konudaki iyi örnekler…
Ne dersiniz, en parlak dönemimiz hala önümüzde olabilir mi? Birçok alanda bunu bilemiyoruz, çünkü bu konuda araştırma eksikliği var. Ancak yaşamın ilerleyen dönemlerinde ulaşabileceğimiz bazı başarılar olduğu da bir gerçek. Gelin birlikte bakalım…
Kırklı yaşlar
Satranç: 40 yaş
24.000 oyunda 1,6 milyondan fazla hamlenin analiz edildiği 125 yıllık satranç maçları üzerine yapılan bir çalışma, oyuncuların en “optimum” hamleleri yaklaşık 40 yaşında yaptığını ortaya koydu. Performans yaklaşık 45’ten itibaren düşmeye başladı, ancak istatistiksel olarak çok da aşırı bir düşüş değil. Satrançta algı, hafıza ve problem çözme gibi pek çok unsur söz konusu; daha yaşlı oyuncuların “eğitim ve deneyim birikimi” kalıcı bir avantaj sağlıyor gibi görünüyor.
Ultramaratonlar: 40-49 yaş
Ultramaratonların (standart bir maratondan daha uzun, genellikle 50 veya 100 km ve yüzlerce kilometrelik çok günlük yarışlar dahil) acımasız dünyasında da ilginç sonuçlar karşımıza çıkıyor. 2020 yılında 100 km’lik ultramaratonları bitiren kişiler üzerinde yapılan bir araştırma, kadınların 40 ila 44 yaşlarında, erkeklerin ise 45 ila 49 yaşlarında zirve yaptığını ortaya koyuyor. Bu bir tesadüf değil: araştırmalar, ultra koşucuların diğer sporculara göre çok daha geç başarılı olduğunu doğruluyor. İşte bir örnek: Dr. Beat Knechtle yaş ve ultramaratonlarla ilgili araştırmalar yürütüyor. 59 yaşındaki İsviçreli aynı zamanda bir ultra-atlet. Knechtle, bunun deneyim ve zihniyetle ilgili olduğunu söylüyor: “Deneyim, yavaş başlamak, yavaş gitmek, hedefe odaklanmak… genç sporcular her zaman bir isim, bir unvan ya da bir derece elde etmek isterler. Benim gibi daha yaşlı olanlar için ilk hedef yarışı bitirmektir; yarışı bitirmek demek, örneğin beş, on ya da daha fazla gün süreceğini bilerek hazırlanmak ve yarışa gitmek demek.” Knechtle, kulağa ürkütücü gelen “deca iron” yani 10 günde 10 triatlonu yeni tamamladı; yarışı bitiren tek kişi oydu (ikinci gelen profesyonel triatlet yedi gün sonra pes etti).
Ellili yaşlar
Özgüven: 50-70 yaş
Özsaygı, iyi bir ruh sağlığının temel bileşenlerinden biri. Araştırmalar, özsaygının ergenlikten itibaren tırmanışa geçtiğini ve 50 ila 70 yaşları arasında zirveye ulaştığını ortaya koyuyor. 2020 yılında Japonya’da yapılan bir araştırma, benlik saygısının ergenlikten yaşlılığa kadar yükselmeye devam ettiğini ve diğer çalışmalarda yaşla beraber görülen düşüşün bu konuda görünmediğini ortaya koydu.
Altmışlı yaşlar
Nobel Kazanmak: 61 – 63 yaş
Nobel kazananlar genellikle 50’li ve 60’lı yaşlarda. Kazananların ortalama yaşı şu anda 44; ancak 17 yaşındaki Malala Yousafzai ve 1915’te fizik ödülünü kazanan 25 yaşındaki Lawrence Bragg bu yaş ortalamasını önemli ölçüde değiştiriyor. En çok ödül kazananların yaşları ise 61 ve 63. Eğer edebiyatla ilgileniyorsanız, büyük başarıya ulaşmak için daha da uzun bir zamanınız var demektir: National Geographic 2018’de Nobel edebiyat ödülü kazananların ortalama yaşını 65 olarak hesapladı.
Çatışma çözümü: 65 yaş
2010 yılında araştırmacılar, katılımcılardan hem topluluk düzeyinde hem de kişiler arası sosyal çatışmaları incelemelerini ve çözüm önerileri sunmalarını isteyerek “bilgeliği” test etmeye çalıştı. Yaşlı katılımcılar, genç ve orta yaşlı yetişkinlerden daha fazla çözüm ürettiler. En iyi performans gösteren %20’lik dilimde yer alan katılımcıların yaş ortalaması 64,9 olarak belirlendi. Bilgelik, gördüğümüz ve deneyimlediğimiz şeylerin birikiminden, bu deneyimlerdeki kalıpları tespit etme ve bunlara dayanarak gelecekteki sonuçları tahmin etme yeteneğimizden kaynaklanıyor.
Kelime dağarcığı: 65 yaş
2015 yılında yapılan çalışma bir bulmaca web sitesinde testleri deneyen 10.000 kişiden elde edilen verilerin derlenmesini içeriyor. Buna göre, kelime dağarcığı puanları 65 yaşta zirve yapıyor. Bu sonuç uzmanlara göre çok da şaşırtıcı değil; şöyle diyorlar: “Ne kadar hızlı düşündüğünüzün bir önemi yok; bazı kelimelerle karşılaşmak bile onlarca yıl sürebilir. Geçen yüzyılın sonlarında insanların 40’lı yaşlarının sonlarında kelime dağarcıklarının azaldığını görüyor olabiliriz, çünkü okuldan çıktıktan sonra çok fazla okuma yapmıyorlardı. Oysa şimdi hem iş hem de eğlence için uzun ya da kısa fark etmez çok daha fazla şey okuyoruz.”
Uyumlu olmak: 60’ın üzerinde
Araştırmalar, yaşlı yetişkinlerin duygusal olarak daha istikrarlı ve daha az dürtüsel olduklarını; olumlu ilişkileri daha iyi sürdürebildiklerini ve “uyumluluğun” yaşla birlikte önemli ölçüde arttığını gösteriyor. Uzmanlar bunu şöyle açıklıyor: “60 yaşın üzerindeki herkes aslında daha nazik hale gelmiyor. Beyinde hem yapısal hem de nörokimyasal değişiklikler oluyor. Beynin korku merkezi olan amigdala yaşla birlikte küçülüyor ve yaşlı yetişkinlerin daha güvenilir, şefkatli ve empatik olmalarına neden oluyor. Erkekler daha az testosteron üretiyor, bu da onları daha az agresif yapıyor. Yaşlı yetişkinler daha fazla olumlu anı ve daha az olumsuz anı hatırlama eğilimindedir. Ayrıca daha hoşgörülü ve kabullenici olurlar.
Yetmişler
Fiziksel görünüme güven: 74 (kadınlar için)
2014 yılında 80.000 Amerikalı ile yapılan bir ankette, vücut görüntüsünden duyulan memnuniyet kadınlar için 74 yaşında zirve yaptı. Erkeklerde ise bu oran daha da geç, yaklaşık 80 yaşı buldu. 2015 yılında Avrupa’da yapılan bir literatür taraması ise “yaşlı yetişkinlerde fiziksel görünüme verilen önemin gençlere göre daha düşük olduğunu” ortaya koydu.
Seksenler
Mutluluk: 82
“Mutluluk gençlere özgü bir şey gibi görünebilir,” diyor uzmanlar; “Ancak şaşırtıcı olan şey, yaşlı insanlara hayatlarının en mutlu zamanını sorduklarında, en yaygın yanıtın çocukluk, gençlik ya da erken yetişkinlik dönemlerinden biri değil, 82 yaş olmasıdır.” diye ekliyorlar. Elbette bu sonuçta araştırmanın yapıldığı ülkelerdeki refah düzeyinin ve farklı faktörlerin etkisi var ancak önemli olan yaşlanmanın mutsuzlukla birlikte anılmaması gereği. Ne dersiniz yaşamımızın ilerleyen dönemlerinde yapabildiklerimize baktığımızda, belki de bu o kadar da şaşırtıcı değildir.
Kaynak: https://www.theguardian.com/