Dünyanın en iyi koşucularının aslında antrenman yaparken çok yavaş koştuğunu biliyor musunuz? Başarıya giden yolda çoğu zaman yavaş ve sağlam adımlarla ilerlemek hızlı koşmaktan daha etkili olabiliyor. Böylece kondisyon ve disiplin artarken, başarı kaçınılmaz bir sonuca dönüşebiliyor. Peki, tersi daha akla yatkın değil mi? Yani, hızlı olmak için hızlı koşmak gerekmez mi?
İyi bir koşucu olmak istiyorsanız, dünyaca ünlü sporcuların tavsiyelerini mutlaka okumalısınız. Metot, çalışma disiplini ve günlük yaşam dinamikleri bir sporcunun başarısında oldukça etkili. Örneğin, olimpiyat madalyalı Mo Farah ve Sally Kipyego dahil, dünyanın en iyi dayanıklılık koşucuları, günlük antrenmanlarında daha yavaş koştuklarını söylüyor. Kenyalı koşucu Kipyego böylelikle yol yarışlarında kilometrelerce ötede rahatça fark açabildiğini anlatıyor.
Pek çok sporcunun buluştuğu ortak bir nokta var; teorik olarak, yarışın olmadığı esnek günlerini yavaş ve sakin geçirmek, böylelikle yoğun çalışmaları gereken dönemler için enerji ve güç depolamak. Tersini savunan ve yapanlar yok mu? Göreceğiz…
Zamanla uyum sağlıyor
Yavaş koşmak vücudun zamanla uyum sağlaması için oldukça önemli. İster hızlı ister yavaş koşun, geriye yalnızca “koştuğunuz” gerçeği kalıyor ve bu da işin en önemli kısmı. Online yayınlanan Runner’s World dergisine göre, “Esnek koşu, çok yavaş ve kolay çalışma bile, temelde vücudunuzun her koşula uyarlanabilmesini sağlıyor.” Bir başka ifadeyle, sakince ama düzenli koşmak, vücudunuzun zamanla spora uyum sağlamasına ve kas becerinizin büyümesine yardımcı oluyor. Düzenli olarak hangi hızda koşulursa koşulsun, kondisyon artıyor. Hatta bir süre sonra temponuz da yükseliyor.
Öte yandan yavaş koşmak, hızlı koşmaktan tamamen farklı bir kas setini çalıştırıyor. Eğer çok yönlü bir sporcu olmak istiyorsanız farklı kaslarınızı güçlendirmek için çeşitli egzersizler yapmanız gerekiyor. Bunların sonuçları ise koşudaki performansınıza elbette yansıyor.
Hızlı mı yavaş mı?
Yavaş koşmak daha hızlı olmanın en önemli anahtarı mı? Bu noktada, öyle düşünebilirsiniz. İyileşme günlerinde size kolay gelen bir hızda koşmanın önemli olduğu konusunda genel bir fikir birliği olsa da bazı insanlar zamanla bu konudaki görüşlerini değiştirdiler. Örneğin, Mo Farah’ı ele alalım; 2013’te Farah, haftalık hacminin yüzde 40’ına varan bir hızla mil başına 7:00’lık bir hızın ortalamasını alıyordu. Bununla birlikte, 2014’te farklı bir yaklaşım benimseyerek, rahat bir günün temposunu hızlandırdı ve tüm kilometrelerden daha fazla yararlanmayı tercih etti. Mo Farah artık çok daha hızlı koşuyor. Esnek çalışma günlerinde 5: 30’a kadar inebiliyor ve Chicago Maratonu’nda ortalama 4:50’nin altında bir yarış temposu elde edebiliyor. Bu da tartışmayı kızıştırıyor. Çünkü buna göre Mo Farah esnek günlerinde daha hızlı koşarak başarıya ulaştı. Ancak burada altını çizmemiz gereken bir konu daha var; Mo Farah’ın başarısına katkıda bulunan diğer faktörler…
Spor başarısında antrenman ve hızın yanı sıra etkili olan bazı faktörler var. Bunlardan en önemlisi elbette genetik. Yanı sıra daha yoğun eğitim, yılların birikimi, disiplin ve deneyim.